Boğaz reflüsü olarak adlandırılan "Larengofarengeal Reflü " hastalığı, mide asidi veya safra asidinin gırtlak ve boğaz seviyesine kadar gelmesi ve bu bölgede oluşturduğu tahriş olarak tanımlanır. Yemek borusunun üst ve alt olmak üzere 2 kapakçığı bulunmaktadır. Yemek borusu ve boğaz arasındaki üst kapakçıkta oluşacak sorunlarda mide içeriği boğaz ve ses tellerinin olduğu bölgede tahrişe neden olur. Burada önemli olan nokta aside karşı duyarlılığın midede, yemek borusunda, gırtlak bölgesinde ve boğaz da birbirinden farklı olmasıdır. Mide yiyeceklerin sindirimi için aside ve asit ortama ihtiyaç duyarken diğer bölgelerde asitli ortama karşı değişen oranlarda duyarlılık mevcuttur.
Bu yüzden hastaların Gastroözofageal Reflü (mide reflüsü) ile Larengofarengeal Reflü (boğaz reflüsü) şikayetlerini karıştırmamaları gerekir. Bir kişide yenilen yemeklerin ağıza gelmesi, midede ekşime ve yanma, göğüs ağrısı gibi şikayetler olmadan sadece boğaz ve sesle ilgili şikayetler olabilir. Bu tablo kişide mide reflüsünden çok boğaz reflüsü olduğunu gösterir. Unutulmaması gereken bir nokta da gün içerisinde belirli sayıda reflü ataklarının yani mide içeriğinin geriye kaçışının tüm bireylerde olabileceğidir. Önemli olan bu reflü ataklarının sıklığı ve hangi bölgede tahriş oluşturduğudur.
Bu kadar çok şikayete yol açması boğaz reflüsünün bir çok hastalıkla karıştırılmasına da neden olmaktadır. Hastalar uzun süren antibiyotik ve allerji tedavileri almış , balgam söktürücü ve öksürük kesici ilaçlarla tedavi olmuş ama şikayetleri geçmemiş şekilde yaşamlarına devam ederler.
Teşhiste öncelikle hastanın verdiği bilgiler dikkatlice dinlenir. Yeme alışkanlıkları, yaşam alışkanlıkları, kilo durumu, kullandığı ilaçlar ve mevcut hastalıkları sorgulanır. KBB muayenesi içerisinde mutlaka ses tellerinin endoskopik yöntemle incelenmesi de yer almaktadır. Bu inceleme yemek borusu ve midenin endoskopik görüntülenmesi kadar rahatsızlık vermez ve kısa süre içerisinde ses tellerinin olduğu bölge endoskopik kameralar yardımıyla incelenebilir. Kimi zaman tanı koymada kesin teşhis için hem yemek borusu hem de üst yemek borusu kapakçığının üzerindeki alana yerleştirilen algılayıcıar ile bu bölgelerin asit ölçümlerinden yararlanılır.
Boğaz reflüsünün tedavisinde öncelikle hastanın yeme ve yaşam alışkanlıkları yeniden düzenlenir. Bu tedavi süresi hastanın yaşam alışkanlıklarını değiştirme hızına bağlı olarak değişir . Reflüyü artıran ve reflüye yol açan yiyecekler; asitli, baharatlı, yağ oranı yüksek yiyecekler , kızartma, soslu yiyecekler ve raf ömrünü uzatmak için koruyucu madde katılmış yiyeceklerdir. Özellikle tedavinin başlangıç döneminde çay, kahve, kola, çikolata, yoğurt , yağlı süt, taze sıkılmış portakal suyu gibi, ürünlerden uzak durmak gerekir. Bir diğer önemli noktada son zamanlarda artan bitkisel ürünlerde kullanım artışına bağlı olarak yeşil çay tüketiminin artmasıdır. Yeşil çay da reflüyü artıran önemli bir içecektir. Tedavi esnasında bir süre ara verilmesi gerekecektir. Akşam yemeği saatininde uyku saatinin en az 3 saat öncesine çekilmesi gerekecektir.
Diyetin yeniden düzenlenmesi dışında karın içi basıncı artıran hareketlerin yapılmaması ve dar pantoloların giyilmemesi gerekmektedir. Uyku esnasında başı vucuttan 15 derece kadar yüksekte tutan reflü yastıklarını kullanmak gece reflülerini azaltacaktır. Stres reflüyü artıran önemli bir nedendir. Stres ve aşırı yorgunluktan mümkün olduğunca uzak durmalıyız.
İlaç tedavisinde mide asidini salgılanmasını azaltan, mide asidinin yukarı kaçmasını mekanik olarak engelleyen ve mide içeriğinin boşalmasını artıran ilaçlar kullanılır. Tedavi süresi 3-6 ay arasında değişmektedir.