Havaların soğumasıyla grip salgını arttı. Hastalıkları önlemek için akılcı antibiyotik kullanımına dikkat çeken KBB Uzmanı Doç. Dr. Aytuğ Altundağ, beta virüsüne karşı uyardı.
Habertürk TV'ye konuk olan Doç. Dr. Altundağ, "Bademcik iltihabının sezonsal bir yayılımı vardır. Özellikle çocuklar okula gitmeye başladığında bademcik iltihapları da yayılmaya başlar. 'Antibiyotik kullanmaya başlayalım ya da başlamayalım'dan ziyade kavramımız şu: Akılcı antibiyotik kullanımı. Yanlış bilinen bazı şeyler var. Viral enfeksiyonlarda antibiyotik kullanmaya gerek yok ama beta gibi bakteriyel bir bademcik enfeksiyonunda da bunun toplumda hem yaygınlığının azaltılması için hem de kalbe vurması, eklem romatizması yapması gibi komplikasyonlarından kaçınmak için mutlaka antibiyotikle tedavi edilmesi gerekiyor" dedi.
"Genellikle büyük şehirlerde yaşayan insanlarda farenjit vardır. Ama farenjit ve tonsilit (bademcik iltihabı) birbiriyle çok karıştırılır" diyen Doç. Dr. Aytuğ Altundağ, sözlerini şöyle sürdürdü: "Farenjit esnasında da antibiyotik kullanılır, problem de budur. Burada ayırt edilmesi gereken şey, bu bir bademcik iltihabı mı yoksa hava kirliliğine bağlı bir şikayet mi? Özellikle hava kirliliğinin arttığı dönemlerde sürekli boğazımızda bir gıcık hissi olur ve bu karıştırılır. Böyle bir durumda antibiyotik kullanmaya gerek yok ama tonsillerde bir enfeksiyon varsa ve bu kronikleşmişse mutlaka bunun tedavisi yapılmalı. Çünkü bunun taşıyıcılığı da söz konusu. Okuldaki çocuklar birbirlerine bulaştırabiliyor. Biz bir yerde beta virüsü saptadığımızda anne ve babaları da çağırıp, boğaz kültürü alıyoruz ki enfeksiyon sürekli olarak yayılmasın."
Griple ilgili açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Altundağ, "Özellikle risk gruplarını (huzurevinde kalan yaşlı insanlar, kanser tedavisi gören, kemoterapi alan hastalar, organ nakli yapıldığı için çeşitli ilaçlar kullanarak bağışıklık sistemi zayıf olan insanlar veya risk grubundaki diğer hastalar) grip konusunda uyarıyoruz.
Mesela hasta insanların bebek ziyareti yapmamasını istiyoruz. Çünkü orda enfeksiyon çok açık. Hasta olan kişinin bulaştırma konusundaki duyarlılığı biraz daha düşük. Bu konuda da bilinçlendirmek gerekiyor. Toplu taşıma araçlarında öksürme, hapşırma esnasında neler yapılacağı gibi... Çünkü virüs damlacık yoluyla da asılı olarak kalıyor. El yıkama konusunda yaygın davranışı kazanabilmiş değiliz. O yüzden de virüsü her yere taşıyoruz. Bu konuda da uyarmak lazım" diye konuştu.
Doç. Dr. Aytuğ Altundağ, "Grip olduktan sonra insanların koku duyusunda kayıp oluyor, buna 'ani koku kaybı' diyoruz. Grip olduğumuzda burnumuz tıkalıdır, yediğimiz ve içtiğimizden herhangi bir lezzet almayız ama burnumuz açıldıktan sonra hala koku duyumuz yerine gelmemişse doktora başvurmalıyız. Bu, özellikle menopoz sonrası kadınlarda ve daha önce 'ben çok iyi koku alıyorum' diyen insanlarda oluyor.
Grip virüsü sadece burun içerisinde değil, kafa tabanına doğru gidebiliyor. Kalıcı koku kaybı oluyor. Dünyadaki koku körlüğünün en sık nedeni grip sonrası oluşan durum. O yüzden 'Geçer, burnum açıldıktan sonra geri gelir' demeyelim. Çünkü grip bir hafta sürer. Burun tıkanıklığı bittikten sonra hala koku kaybınız varsa mutlaka doktora başvurun. Çünkü erken tedavi çok önemli. Bu durumda ya virüs kafa tabanına etki edip koku sinirlerini öldürmüş olabilir ya da sinüzit yerleşmiş olabilir. Bunları da ilaçla ya da yeni yöntemlerle tedavi etmek gerekiyor" açıklamasında bulundu.
Haberin kaynağını görüntülemek için tıklayın.