Otoskleroz
Otoskleroz
Otoskleroz, yunan dilindeki oto - kulak ve sklero- sert anlamındaki iki kelimeden türemiştir. Otik kapsül diye isimlendirdiğimiz iç kulağın kemik tabakasının kireçlenmesidir. Bu hastalıkta sesi orta kulaktan iç kulağa iletme görevi üstlenen üzengi kemikçiğinin iç kulak ile komşu olduğu duvarda (oval pencere) yapısal kemikleşme ve sertleşme sonucu üzengi kemiğinde hareket kısıtlanması meydana gelir. Buna bağlı olarak ses dalgaları iç kulak sıvılarına yeterli düzeyde iletilemez ve iletim tipi dediğimiz tedavi edilebilen işitme kaybı meydana gelir. Ancak eğer hastalık lierileyip İç kulak yapılarını da tutarsa sensoriyal dediğimiz tedavi edilemeyen işitme kaybı gelişir.
Otosklerozun sebebi tam olarak henüz ortaya konulamamış ise de bazı viral enfeksiyonlar, hamileliğe bağlı hormon değişiklikleri gibi tetikleyici faktörlerin olabileceği saptanmıştır. Ayrıca Otosklerozun beyaz ırkta daha çok görüldüğü, ve genetik geçiş özelliğinin de olduğu gösterilmiştir.
Otosklerozun en önemli belirtisi işitme kaybıdır. Işitme kaybı düzeyi hastalığın ilerilemişliğine göre değişir. Kadınlarda daha sık görülür ve özellikle gebelik dönemlerinde işitme kaybı şiddetlenebilir. İşitme kaybının yanı sıra hastalar kulakta çınlama (tinnitus) veya baş dönmesi ve dengesizlik gibi sorunlardan da yakınabilir.
Otosklerozun tanısı hastaların şikayeti, öyküsü, fizik muayene bulguları ışığında ve kapsamlı odiyolojik inceleme ile konulur. Genellikle otoskleroz tanısını koymak zor değildir, ancak bazen bilgisayarlı tomografi gibi ek tetkik yöntemleri de gerekebilir. Hatta kesin tanıya varmak için ameliyatla orta kulak açılıp orta kulak yapıları ve oval pencere dediğimiz iç kulağın girişi gözlemlenmesi de gerekebilir.
Otoskleroz ön tanısı konulan hastalarda, hastalığın şiddeti, hastanın günlük yaşantısına etkisi, hastanın genel sağlık durumu ve tercihlerine göre tedavi planı yapılmaktadır. Yeni başlayan ve klinik olarak kişiyi çok fazla etkilemeyen durumlarda hasta işitme testleriyle takip edilebilir. İşitme kaybı sosyal yaşantısını etkileyen hastalar için, ameliyat ya da işitme cihazları ile rehabilitasyon tercih edilebilir. Bunların dışında hastalığın ilerlemesini yavaşlatan sodyum florür gibi bazı ilaç tedavileri de mevcuttur ancak bu ilaçlar çok tercih edilen tedavi yöntemi değildir.
Hasta ameliyat olmaya karar verirse ameliyat esnasında “stapedotomi/stapedektomi” tekniği ile hareketi kısıtlanan üzengi kemiği çıkartılarak, örs kemiği ile iç kulak arasına ses dalgalarını iletecek bir protez (Teflon veya metal) yerleştirilmektedir. Lokal ya da genel anestezi altında yapılabilen bu ameliyat ile yüksek oranda başarılı sonuçlar alınabilir ve hastaların büyük çoğunluğunda iletim tipi işitme kaybı düzeltilebilmektedir. Ameliyatın komplikasyonları oldukça azdır. Ameliyattan sonra birkaç gün baş dönmesi olabilmektedir ancak bu geçici bir durumdur. Nadiren işitme kaybının devam etmesi ya da daha da kötüleşmesi olabilir. Kulak zarında delik oluşması, yüz sinirinin zedelenmesi gibi komplikasyon riskleri olsa da genel olarak çok başarılı bir tedavi yöntemidir. Ameliyat olmayı kabul etmeyen ya da ameliyat olmasına engel bir sağlık sorunu olan hastalarda ise uygun tedavi işitme cihazı ile rehabilitasyondur.
Bunlar da İlginizi Çekebilir
Boğaz Reflüsü Nedir?
Boğaz reflüsü olarak adlandırılan "Larengofarengeal Reflü " hastalığı, mide asidi veya safra asidinin gırtlak ve boğaz seviyesine kadar gelmesi ve bu bölgede oluşturduğu tahriş olarak tanımlanır. Yemek borusunun üst ve alt olmak üzere 2 kapakçığı bul
Devamını OkuOrta Kulak İltihabı (Kronik Otisis Media)
Orta kulak ilhitabı (kronik otitis media), uzun süredir devam eden orta kulağın iltihabıdır. Hastalık öncelikle kulak zarı olmak üzere, tüm orta kulak ve iç kulak yapılarına zarar vermektedir. Genellikle, erken çocukluk çağında başlayan orta kulak il
Devamını OkuSinüzit Tedavisi
Sinüzit burun bölgesinde yer alan hava boşluklarının enfekte olması ve birçok semptomu açığa çıkarması olarak tanımlanmaktadır.
Devamını Oku